Kürt Kimliğinin Siyasallaşmasının Evrimi

DÜZGÜN ARSLANTAŞ

Türkiye’de demokratik ve rekabetçi siyasete geçişle birlikte Kürt kimliğinin siyasallaşması önemli bir gelişme göstermiştir. Son dönemde yapılan seçimler bu siyasallaşma sürecinin güçlü bir mobilizasyon kapasitesi yarattığını da göstermektedir. Her ne kadar HDP mecliste grubu bulunması itibariyle bu alanda öne çıksa da farklı eğilimleri yansıtan birçok parti ve aktörün varlığı not edilmelidir. Bu yazıda bu alanda yaşanan gelişmenin tarihsel evrimi ve dönüşümü ele alınmaktadır.

1950’de çok partili hayata geçilmesiyle birlikte Kürt oyları kilit önem kazanmıştır. Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde feodal ve patrimonyal bağların güçlü olması ve önde gelen eşraf, aşiret lideri ve dini figürlerin merkezi yönetimle kurduğu simbiyotik ilişki bölgede yaşayanların blok oy kullanmasını kolaylaştırmıştır. Bu durum, kliyentalizmi sol partilere göre daha etkin kullanan sağ partilerin bölgede hakimiyet kurmasını kolaylaştırmıştır.
Kürt partisi kurma fikri siyasal mobilizasyonun arttığı 1960 sonrası dönemde nüvelenmeye başlamıştır. Kürt seçmenlerin özel ilgi gösterdiği ilk siyasi parti 1961’de eski Demokrat Partililer tarafından kurulan liberal eğilimli Yeni Türkiye Partisi’dir (YTP). 1961 seçimlerinde Diyarbakır, Muş, Siirt ve Bingöl dahil 16 ilde birinci olan parti yüzde 13.7 oy oranına ulaşmış ve parlamentoya 65 temsilci göndermeyi başarmıştır. Aynı zamanda, 2. İnönü Hükümeti’nde (1962) 6 bakan ile temsil edilmiştir. 1965 ve 1969 seçimlerinde ise parti umduğu başarıyı elde edememiştir.

Bu dönemde dikkatleri çeken diğer bir parti 15 sendika başkanı tarafından 1961 yılında kurulan Türkiye İşçi Partisi’dir. Sosyalist programıyla siyasette yeni bir alan açan parti, sol kitlenin mobilize olmasında etkin rol üstlenmiştir. Ayrıca, parti içerisinde ‘Doğulular’ adı verilen grup, Kürt sorununun ulusal düzeyde tartışma konusu yapılmasına aracı olmuştur. TİP uzun süre Kürt sorununu ekonomik temelli bir sorun olarak görmüş ve Doğu’nun kalkınması başlığı altında ele almıştır. Partinin 1970 yılında gerçekleştirilen 4. Genel Kurulu’nda aldığı kararda Güneydoğu ve Doğu bölgelerinde Kürt halkının yaşadığının ve etnik boyutunun tespiti ise, 1971 muhtırasının ardından kapatılmasının temel gerekçesini oluşturmuştur.

Münhasıran Kürtleri temsil iddiasıyla ortaya çıkan ilk siyasi parti ise 1965 yılında Sait Elçi’nin kurduğu illegal Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi’dir (TKDP). Irak Kürdistan Demokrat Partisi’yle (IKDP) organik bağı olan parti Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) ile doğrudan ilişkili olmuştur. Ancak DDKO, sosyalist eğilimi nedeniyle daha muhafazakâr olan TKDP’den zamanla ayrışmıştır. 1975 yılından itibaren Kürt hareketi içerisindeki çeşitlilik artmaya başlamış ve Kürt sorununu temelde kalkınma sorunu olarak gören yaklaşımla radikal yaklaşımların çatışması ortaya çıkmıştır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile birlikte Suriye, Irak ve İran’da Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde bağımsız birleşik Kürt devleti kurmayı amaçlayan PKK’nın ortaya çıkmasıyla (1978) durum hızla değişmiştir. 12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte tüm siyasi partiler kapatılmış ve darbenin yarattığı travma siyasal şiddetin daha fazla alan bulmasına vesile olmuştur. Bu kapsamda Kürt meselesi Kürt kimliği ekseninde siyasal mobilizasyondan etnik temelli çatışma eksenine evrilmiştir.

12 Eylül sonrasında kurulan ilk Kürt partisi Halkın Emek Partisi’(HEP)’dir. 1989’da SHP’den ihraç edilen vekillerce kurulan parti 1991 seçimlerinde SHP listelerinden adaylar göstermiş ve 18 vekil kazanmıştır. Mecliste yaşanan Kürtçe yemin krizinin ardından HEP’in Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılacağı anlaşılınca Haziran 1992’de Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP) kurulmuştur. Eylül 1993’te ise HEP kapatılmıştır. Mayıs 1993’te HEP’in halefi olarak Demokrasi Partisi (DEP) kurulmuş, Kasım 1993’te ÖZDEP, Haziran 1994’de ise DEP kapatılmıştır. Bu gelişmeler üzerine, 1994’te Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) kurulmuş ve aynı yıl yapılan yerel seçimlerde Diyarbakır ve Van başta olmak üzere birçok ilin belediyesini kazanmıştır. 1999 yerel seçimlerinde ise HADEP 37 belediye kazanmış fakat 2003’de kapatılmıştır. Aynı eksende, 1997’de Demokratik Halk Partisi (DEHAP), 2003’te ise Özgür Parti kurulmuştur. DEHAP 2005’te Özgür Parti ise 2007’de kendilerini fesh etmişlerdir. Kasım 2005’te kurulan Demokratik Toplum Partisi (DTP) 2007 genel seçimlerinde bağımsız adaylarla 20 milletvekili çıkarmış, 2009 yerel seçimlerinde ise 99 belediye kazanmıştır. DTP Aralık 2009’da kapatılmıştır. Mayıs 2008’de kurulan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Aralık 2009’da mecliste grup kuracak çoğunluğa erişmiştir. BDP 2011 genel seçimlerinde bağımsız adaylarla 36 milletvekili kazanmıştır. Ekim 2013’de Halkların Demokratik Partisi (HDP) kurulmuştur ve BDP, Devrimci Sosyalist Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Yeşiller ve Sol Gelecek gibi partiler kısa süre sonra HDP bünyesine katılmıştır. Haziran 2015’te ilk kez barajı geçen HDP yüzde 13.12 oy oranıyla 80 vekil kazanmış fakat Kasım 2015’de yapılan baskın seçimde milletvekili sayısı 59’da kalmıştır. BDP Temmuz 2014’de Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) olarak yeniden adlandırılmıştır. 2018 seçimlerinde yüzde 11.7 oy oranıyla HDP 67 vekil çıkarırken, izleyen dönemde elinde tuttuğu belediyelerin neredeyse tamamına kayyum atanmıştır. Bahsekonu partiler her ne kadar birbirlerinin devamı olsa da program öncelikleri itibariyle birbirlerinden farklılaşmaktadırlar. Örnek vermek gerekirse, HADEP daha çok faili meçhullere dikkat çekerken HDP Türkiye partisi olma iddiasıyla ortaya çıkmıştır.

HDP dışında toplumsal desteğe sahip diğer bir Kürt partisi Hizbullah ile organik bağı gündeme gelen Hüda-Par’dır. 2000 yılında yapılan operasyonla lideri Hüseyin Velioğlu öldürülen Hizbullah ismini acımasız eylemlerle duyurmuş radikal eğilimli bir örgüttür. Hüda-Par Hizbullah’la ilişkili olduğu gerekçesiyle kapatılan Mustazaf-Der’in Eski Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz tarafından Aralık 2012’de kurulmuştur. Doğu ve Güneydoğu’da hatırı sayılır bir tabanı olan parti ile HDP arasındaki çekişme zaman zaman kanlı olaylara zemin hazırlamıştır. Hüda-Par Haziran 2015’de bağımsız adayları desteklemiş, Kasım 2015 seçimlerine ise katılmamıştır. Bu iki gelenek dışında daha küçük Kürt partileri de mevcuttur. Bunlardan en dikkat çekeni Şubat 2002’de kurulan ve HDP çizgisinden farklı olarak federalizmi savunan Hak ve Özgürlükler Partisi’dir (Hak-Par).

Özetlemek gerekirse Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde patrimonyal bağların güçlü olması ve yaygın blok oy kullanımı ana akım partilerin başlangıçta işini kolaylaştırmıştır. Ancak Kürt kimliğinin politikleşmesiyle 1960 darbesini izleyen siyasal mobilizasyonun arttığı evre yeni bir dönemi başlatmıştır. Bu dönemde daha çok sosyalist değerleri savunan görüşler ağırlık kazanmıştır. Kürt hareketi büyüdükçe farklılıklar ve iç çekişmeler artmış, ancak 12 Eylül darbesini takip eden dönemde çatışmaların artmasıyla birlikte PKK gücünü ciddi oranda artırmıştır. 1990’da HEP’in kurulmasıyla Kürt hareketi partileşme çabasına girmiş fakat birçok partisi kapatılmaktan kurtulamamıştır. Yeni isimlerle kurulan bu partiler 2007 seçimlerine kadar mecliste grup kuracak çoğunluğa erişememişlerdir. 2015 Haziran seçimlerinde HDP’nin barajı aşmasıyla Kürt siyasal hareketi için yeni bir dönem başlamıştır. Mevcut durumda her ne kadar Hüda-Par başta olmak üzere bölgede birçok Kürt partisi faaliyet gösterse ve kayyum atamalarıyla BDP bölgede güç kaybetse de HDP’nin başını çektiği siyasal hareket bölgedeki ağırlığı sürdürmektedir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: