İkinci Yüzyıla Doğru, Doğru Belediyecilik

ALPER TAŞDELEN

Çankaya Belediye Başkanı olarak merkezi yönetimle ilişkilerinizde karşılaştığınız en önemli zorluklar nelerdir? Bir ilçe belediye başkanı olarak yeni bir merkez-yerel dengesinin oluşması için hangi adımları gerekli görüyorsunuz?

Türkiye son dönemde yönetime vatandaş katılımının engellendiği, karar alma süreçlerinin gittikçe merkezileştiği ve tek elde toplandığı, sivil toplumun ve yerel inisiyatiflerin devre dışı bırakıldığı bir süreçten geçmektedir. Ülkenin tüm yönetim mekanizmalarını ve toplumun bütün katmanlarını etkileyen bu durum ülkedeki ciddi demokrasi krizinin de asıl nedenidir.

Sadece bir ekonomik kriz içinde bulunmuyoruz, bir demokrasi krizi de yaşıyoruz ve demokrasi krizini aşmadan da ekonominin düzelmesini beklemek beyhude bir bekleyiştir. Daha yerel ve merkez ayrımına gelmeden, devleti bir arada tutan en önemli saç ayağı kurumların, yani yargı, yürütme ve yasamanın tekleşme krizinden doğrudan etkilendiğini söylemek gerekmektedir. Ne yazık ki, toplumu bir arada tutan ve demokrasiyi tesis eden medya, üniversite, STK’lar gibi toplumsal kurumların hatta din kurumunun bile merkezi bir siyasallaşma içinde olduğunu görmekteyiz. Her şeyden önce, tüm kurumlarımızın bağımsız ve kendisi olarak hareket etmesinin imkanı yaratılmalıdır. Yerel yönetimler yani belediyeler de bunlardan ayrı düşünülemez. Ancak, içinde bulunduğumuz sorun, yerel yönetim – merkezi yönetim arasında görülen veya görülebilecek teknik sorunların çok üzerinde, çok derininde ve çok daha ciddi boyuttadır. Çoğulcu demokrasiye her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyoruz.

Demokrasi olmadan hiçbir krizin üstesinden gelemeyeceğimiz tartışmasız bir gerçektir.

Ülkenin acilen her alanda tekçi anlayıştan kurtulması ve demokratikleşmesi gerekmektedir. Toplumun refahının artması, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi, kalkınmacı ve hakça bölüşümün sağlandığı sosyal adaletçi bir ekonomik düzenin kurulması ve sistemin demokratikleşmesi bütün kurumların işlevlerine dönmesine ve sivil alanının genişlemesine bağlıdır.

Değerli Başkanım size göre siyasal değerler yerel yönetimlerde ne ölçüde yönlendirici ya da rehberlik edici bir işleve sahiptir? Farklı siyasal ideolojilere ve fikirlere sahip partilerin yerel yönetim politikalarını değerlendirirken hangi hususlara dikkat etmek gerekir?

Yerel yönetimlerin bütçe öncelikleri, yatırım ve hizmetleri, personel politikaları yani tüm karar ve uygulamaları doğal olarak belli bir siyasal program ve bakış açısı doğrultusunda oluşur. Halkçı, toplumcu, insana dokunan ve herkese eşit yakınlıkta duran bir program uygulayabilmeniz için bu tür bir uygulamanın önünü açan siyasal değerlere sahip olmanız gerekir.

Hem sadece belli bir kesimin çıkarı için çalışıp hem de “Halkçı belediyecilik uyguluyorum” diyemezsiniz. Biz yaptığımız işe “doğru belediyecilik” diyoruz ve “doğru belediyecilik ranta değil, halka hizmet etmektir” vurgusu yapıyoruz. Çünkü belli bir toplumsal ve siyasal değere olan yakınlığımız, adalete ve insanlığa inancımız gereği böyle yapıyoruz. Örneğin, kentinin en değerli arazilerini halkın hizmetine sunan siyasal anlayış ile bu arazileri belli bir dar çevre arasında bölüşme hırsı içinde olan anlayış taban tabana terstir.

Elbette bizim inancımıza göre şunu vurgulamak gerekir: Belediye Başkanı partilidir ancak partici veya partizan değildir. Belediye başkanının dikkat etmesi gereken en önemli nokta, uyması gereken en önde gelen değer budur.

Ulu önder Atatürk, 29 Ekim 1933 tarihinde okuduğu 10. Yıl Nutku’nda heyecanla “Az zamanda çok ve büyük işler yaptık” diye haykırır. Ancak Atatürk’ü asıl ifade eden cümle hemen ardından gelir; “Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz.” İşte bizim Atatürk’ün hatırasından da, siyasi programdan da anladığımız asıl şey budur. Çalışmak, kimseyi ayırt etmeden ve yaptıklarımızı kafi görmeden daha fazlası için çalışmak… Bunun için yorulmak bilmemeliyiz. Fakirin, muhtacın, kimsesizin kimsesi olmalıyız. Gençlere yeni ufuklar yaratmalı, kadına ve erkeğe eşit fırsatlar vermeliyiz. Kentimizin temizliği, yollarımızın düzeni, parklarımızın çokluğu ve insanlarımızın mutluluğu için sürekli gayret göstermeliyiz. Öyle ya, belediye vatandaşın aklına genellikle bir sorun olunca gelir. Yol bozuksa, kaldırım işgal altındaysa, parklar ışıksızsa, sokaklar kirliyse akla gelir belediye.

Ne kadar çok park varsa, ne kadar çok yeşil alan varsa ve bunlar ne kadar düzenli ve güvenliyse, vatandaş o kadar mutludur. Doğru belediyecilik kentte yaşayan insanları kentin tüm nimetleriyle buluşturmaktır, örneğin, parklar ve yeşil alanlarla, örneğin kültürel etkinliklerle, örneğin sporla, örneğin sosyal hizmetlerle… Politik öncelikler buralardadır.

Sosyal demokrat bir yerel yönetim vizyonunun temel özellikleri nelerdir? Çankaya Belediye başkanı olarak toplumcu belediyecilik alanında uygulamaya koyduğunuz temel politikaları paylaşabilir misiniz?

Pandemi koşullarında, dünyanın geleceğinin toplum, birey ve kamu dayanışmasına bağlı olduğunu gördük. Kamu harcamalarının, kamu yatırımlarının, kamusal sağlık ve eğitim hizmetlerinin, güvenliğin en aza indirgendiği bir dünyada pandemi musibeti bize kamunun vazgeçilmezliğini hatırlattı. Salgın, genci yaşlısı, zengini yoksulu ile hepimizin geleceğinin birbirine bağlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Burada asıl bizim savunduğumuz sosyal demokrat – toplumcu anlayışla hizmet götürmenin vazgeçilmezliği bir kez daha ortaya çıktı.

Sorunumuz sadece salgın da değil. Örneğin ülkemizde yüreğimizi yakan depremlerde veya sel felaketlerinde de “kamu müdehalesi” kavramının öne çıkması tesadüf değildir. Bu felaketlerde belediyeler emsali bulunmayan, deneyimlenmemiş yeni görevlerle karşı karşıya kalmıştır. Dünyanın içinde bulunduğu korona salgını ve iklim krizinin Türkiye’ye etkisi, deprem gibi zaten bir afet ülkesi olan ülkemizde acilen daha güçlü ve daha adil bir sistem kurmamızı zorunlu kılmaktadır. Bu sistemin kurulması ise sonuçta “dayanışmayı örgütlemek”ten öte, sağlam bir sosyal sistemin hayata geçirilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu sistem de sosyal demokrat – toplumcu belediyeciliktir.

Belediyemiz tüm iş, hizmet ve işlemlerinde kamu yararını temel alır, kamu çıkarı ve yurttaş memnuniyeti önceliklidir. Belediyemiz halkın sadece beklenti iletme aşamasında değil, izleme ve değerlendirme aşamasında da yer alması sağlar. Halkımızla birlikte Çankaya’yı çağdaş kent yapılanmasının en güzel ve seçkin örneklerinden biri olarak gelecek nesillere ulaştırmak bizim görevimizdir.

Yaptıklarımızı uzun uzun anlatarak sizleri sıkmak istemem ama sadece şunu söyleyebilirim ki, listemiz çok uzun.

Olimpik yüzme havuzlarından kültür merkezlerine, sosyal tesislerden 21. yüzyılın halkevi projesi Çankaya Evleri’ne, kreşlerden pazaryerlerine, özellikle pandemi döneminde dertlere derman olduğumuz sosyal yardımlardan kütüphanelere, yeşil alanlardan rekor sayıda parka kadar uzayıp giden, öncelikli olarak dar gelirli toplum kesimlerine ulaşan ve kimsenin kendisini yalnız hissetmediği bir liste bu. Bunlar aynı zamanda insani gelişmişliğin de göstergeleri.

Ve son olarak da şunu söyleyebilirim; bu yılın son çeyreğinde 25 temel atma ve açılış gerçekleştiriyoruz. Bakın, bir belediyenin 5 yıllık bir dönemde gerçekleştirebileceği yatırım ve hizmetleri biz sadece 2021’de gerçekleştiriyoruz ve bu her yıl artarak devam edecek. Çankaya’nın her köşesine parklar, Çankaya Evleri, kreşler, pazaryerleri, havuzlar açıyoruz. Bir yandan ilklerin belediyesiyiz, diğer yandan “kimsesizlerin kimsesiyiz.” Bu ideali sürdürmek bizim görevimiz, politikamız ve sorumluluğumuzdur.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: