İşsizlik ve Yoksullaşmaya Karşı Bir Yanıt Olarak Bakım Ekonomisine Yatırımlar ve “Mor Ekonomi”

İPEK İLKKARACAN

Türkiye’nin 2018’de başlayan ekonomik krizi, 2020’de önce Covid-19 salgını ve hızla kötüleşen küresel ekonomik ortam ile, 2021’de ise giderek istikrarsızlaşan ve tutarlılığını yitiren ekonomi politikaları yönetimi ile giderek derinleşmekte. Bu krizin en önemli etkileri artan işsizlik, derinleşen yoksulluk ve eşitsizlikler. Bu kısa yazı, Covid-19 salgını ile önemi iyice ortaya çıkan bakım ekonomisini ve toplumsal cinsiyet eşitliğini merkezine koyan Mor Ekonomi perspektifinden bu sorunlara çözüm yollarını tartışmayı hedefliyor.

Covid-19 salgını ile eşitsizliklerin derinleştiği önemli eksenlerden biri toplumsal cinsiyet. Türkiye salgın öncesinde de çalışma saatleri, istihdam ve gelirde Dünyadaki en yüksek toplumsal cinsiyet uçurumlarına sahip ülkelerden biriydi. OECD ülkeleri arasında en düşük kadın istihdam oranına ve buna dayalı olarak en düşük toplam istihdam oranlarından birine sahip olduğumuz artık genel olarak bilinen bir gerçek. Çalışma yaşındaki nüfus için toplam istihdam oranımız 2020’de %47,5 ile Güney Afrika’dan sonra en düşük ikinci seviyede (OECD ortalaması %66,1). Yani ülkemizde esas çalışma yaşındaki her iki kişiden biri istihdam dışında. Kadın istihdam oranımız %29,7 ile OECD içinde en düşük oran (OECD kadın istihdam oranı ortalaması %58,9). Erkek istihdam oranımız da (%65,2) OECD ortalamasının (%73,4) altında, ancak aradaki fark kadınlardakinden çok daha düşük. Bunun bir yansıması olarak, Türkiye OECD ülkeleri arasında kadın-erkek ev içi ücretsiz çalışma saatleri arasında da en büyük uçuruma sahip. Ortalama olarak kadınlar erkeklerin 4,5 katı daha fazla zamanı ev içi ücretsiz çalışmaya ayırmakta.

Bu eşitsizlikler salgın koşulları altında ve ülkemizde gelişen ekonomik kriz ortamında daha da derinleşti. Evde kal önlemleri, okulların çevrim içi eğitime geçmesi, sağlık, eğitim, sosyal hizmetler ve ev hizmetlerine erişimdeki kısıtlar, artan hijyen ve hasta bakımı gereksinimleri gibi sonuçlara bağlı olarak ev içi ücretsiz emeğe olan talepte bugüne kadar benzeri az görülen bir yükseliş gerçekleşti. Mayıs 2020’de KONDA araştırma şirketi ile yaptığımız bir saha araştırması evli çiftlerde ortalama %80 artan ev içi ücretsiz çalışma saatlerinin en az üçte ikisinin (%67’sinin) kadınlar tarafından karşılandığını göstermekte. İngiltere ve İspanya’da yapılan benzeri araştırmalar ise salgınla artan ev içi ücretsiz iş yükünde kadınların payının %53 ile %56 arasında daha cinsiyet dengeli dağıldığına işaret etmekte. Saha araştırması salgın koşullarında istihdamda kalmaya devam eden kadınların ücretli ve ücretsiz toplam çalışma saatlerinin haftada takriben 10 saat yani 1 çalışma gününden daha fazla artarken, istihdamdaki erkeklerin ücretli ve ücretsiz haftalık toplam çalışma saatlerinde ortalama 1,9 saatlik bir arttığını bulgulamakta. İstihdamdaki kadınlar açısından salgın öncesinde zaten kırılgan olan iş-yaşam dengesi, salgınla birlikte iyice güçleşmiştir.

Yukarıdaki verilerin de gösterdiği üzere Covid-19 döneminde yoğunlaşan çifte mesai yükü ile kadın işgücü arzı üzerindeki kısıtlar artmıştır. Bunun yanı sıra işgücü talebinin de zayıflaması ve işsizliğin artması ile, TÜİK işgücü istatistiklerine göre 2019’dan 2020’ye 1 milyona yakın işgücü piyasasından ayrıldı (toplam kadın işgücünün %9’u). Erkeklerde 2019’dan 2020’ye işgücündeki azalma ise 650 bin çalışan ile toplam erkek işgücünün %3,4’ünü oluşturmaktaydı. 2021’in ilk üç çeyreğinde salgının hafiflemesi ve istihdamda kısmi bir toparlanma görmemize rağmen, kadınlardaki göreli artış erkeklere göre daha kısıtlı kaldı: Kadın istihdam oranı 2019’daki %28,7’lik seviyesinden 2021’in üçüncü çeyreğinde %28,2’ye gerilerken, erkek istihdam oranı 2021’de %63,0 ile 2019 seviyesine (%63,1) geri döndü. Kadın işsizlik oranı Kasım 2021’de %14,5 ile erkek işsizlik oranına göre (%9,6) neredeyse 5 yüzde puan daha yüksek (2019’da kadın-erkek işsizlik oranları arasındaki fark 4 puandı).

Öte yandan kısa sürede hızla artan enflasyon ve makroekonomik istikrarsızlıklar, yatırım ortamını ve ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemekte, işsizlik, yoksulluk ve toplumsal cinsiyet ekseniyle de kesişen sosyoekonomik eşitsizlikleri daha da derinleştirmekte. Bu makroekonomik durum kadın-erkek herkes için olumsuz olmakla birlikte, ekonomik açıdan daha kırılgan olan düşük gelirli haneler ve kadınlar için daha da büyük tehlikeler içermektedir.


Yukarıda belirtildiği üzere mevcut durumda ev içi ücretsiz emek yükünü sırtlanan, yoksulluk ve yoksunluk riski daha yüksek olan kadınlar için, insana yaraşır işleri yaratan, ivmeli ve kaliteli bir ekonomik büyüme stratejisi büyük önem taşır. Ancak böyle bir büyüme senaryosu altında istihdamdaki kadınların koşulları iyileşecek, işgücü piyasasına bağlılıkları güçlenecek, hane içinde ikincil işgücü konumundaki ev kadınları için istihdama çekim kuvveti oluşacaktır. Ayrıca kadınların bakım ekonomisindeki konumları gereği başta sosyal bakım hizmetleri başta olmak üzere kamu tarafından sunulan hizmet ve destekleri geliştirmek için yeterli kamu kaynaklarının bulunması toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin seyrini doğrudan etkiler. Riskli ve öngörülemeyen bir makroekonomik ortamda zayıf büyüme kamu kaynaklarını olumsuz etkiler, mali harcamaları kısıtlar ve kadınlar için erkeklere göre ek olumsuz sonuçları beraberinde getirir.

Bu arka plana dayalı olarak, Türkiye’de eşitlikçi, saydam, yetkinlikle tasarlanan ve uygulanan, toplumsal cinsiyete duyarlı ekonomi politikaları müdahalelerine olan gereksinim bugün her zamankinden daha da çok aciliyet içermektedir. Toplumsal cinsiyete duyarlı ekonomi politikaları için Mor Ekonomi üç temel müdahale alanına dikkat çekiyor:

  1. Bakım ekonomisine yatırımlar ile kaliteli sosyal bakım hizmetlerinin (çocuk kreşleri ve anaokulları, yaşlılar ve engelliler için bakım desteği ve önleyici hizmetlerin verildiği gündüzlü aktif yaşam merkezleri, kurumsal sağlık hizmetlerinin yanı sıra uzun dönemli hastalar için evde profesyonel bakım hizmetleri, vb.) herkes için erişilir hale gelmesi;
  2. İşgücü piyasasının iş-yaşam dengesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği için regülasyonu;
  3. İnsana yaraşır işler yaratan, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi öncelikli hedef alan makroekonomik politikalar.

Mor Ekonomi bu öncelikli politika müdahalelerinin salt toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamakla kalmayıp, Yeşil Ekonomiye tamamlayıcı olarak, sürdürülebilir, kapsayıcı ve şoklara karşı dayanıklı bir ekonominin inşası için de önemli katkılar sunacağına işaret etmektedir. Emek yoğun bir sektör olan sosyal bakım hizmetlerine yatırımlar ciddi bir istihdam (Mor İşler) yaratma kapasitesi içermektedir. Türkiye de dahil değişik ülkeler için yapılan simülasyonlar, sosyal bakım hizmetlerine yapılan her bir birimlik harcamanın, diğer sektörlere, örneğin fiziksel altyapı ve inşaat sektörü harcamalarına göre iki buçuk – üç katı daha fazla yeni iş yaratacağını göstermektedir.

Türkiye verileriyle yaptığımız bir araştırmada, sadece okul öncesi çocuk eğitim ve bakım hizmetleri sektörüne, OECD ortalamasını yakalamak üzere kamu harcamalarının arttırılması ile, sektörün kendisinde ve bağlantılı diğer sektörlerde en az 750 bin civarında yeni iş yaratılacağı, bu işlerin %73’üne kadınların istihdam edileceği, göreli yoksulluğun bir buçuk yüzde puan düşeceği tahmin edilmektedir. Aynı miktardaki kamu harcamasının inşaat çekişli bir büyüme stratejisi çerçevesinde, fiziksel altyapı/inşaat sektörüne yönlendirilmesi ise sadece 290 bin yeni iş yaratılacağı (sosyal hizmetler aracılığı ile yaratılacak işlerin üçte biri kadar), bu işlerin sadece %6’sında kadınlar istihdam edileceği, yoksulluktaki azalmanın ise 0.5 yüzde puanla kısıtlı kalacağı tahmin edilmektedir.
Bu örnek, kamu harcamalarına ve mali politikalara toplumsal cinsiyet perspektifinden yaklaşmanın, salt kadınları ekonomik olarak güçlendirmenin ötesinde, erkek-kadın herkes için yeni işler yaratmak, genel olarak yoksulluğu azaltmak gibi önemli diğer sonuçlarını ortaya koymaktadır. Öte yandan yerel ekonomilerde bakım hizmetlerinde yaratılacak mor işlerin emisyonu düşük yeşil işler olduğu da göz önünde bulundurulursa, bakım hizmetlerine yatırımlar (mor yatırımlar) yeşil yatırımları tamamlar şekilde, sürdürülebilir büyümeyi de destekleyecektir.

ILO (2018) tanımına göre sosyal bakım hizmetleri sektörü, erken çocukluk bakım ve okul öncesi eğitim (EÇBOÖE) yanı sıra eğitimde ilk ve ortaöğretim olarak diğer kademeleri, ayrıca engelli/yaşlı/hasta bakım ve desteğini içeren uzun dönemli bakım (UDB) yanı sıra sağlık hizmetlerini de içermektedir. Bu tanıma uygun olarak İTÜ’de TÜBİTAK desteği ile gerçekleştirdiğimiz bir araştırmada Türkiye için sosyal bakım hizmetlerindeki açık, bu açığın kapatılması için gerekli maliyet ve kamu harcamalarında bu yönde bir tahsis yapılması durumunda yaratılacak istihdam tahmin edilmiştir. Buna göre: Türkiye genelinde eğitim hizmetlerindeki açık (EÇBOÖE, ilk ve orta öğretim dahil olmak üzere) 5,8 milyon çocuk/öğrenci, yatırım maliyeti (2020 fiyatları ile) 98,5 milyar TL, GSYH’ye oranı %2,28’dir. Sağlık hizmetlerindeki açık (UDB de dahil olmak üzere) 303 bin personel, gerekli yatırım tutarı 52,9 milyar TL, GSYH’ye oranı %1,23’tür. Bu ölçekteki kamu harcamalarının sosyal bakım hizmetleri sektörüne yönlendirilmesi ile eğitim ve sağlıkta 1,74 milyon yeni iş, diğer bağlantılı sektörlerde 1,1 milyon yeni iş (toplamda 2,84 milyon yeni iş) yaratılacağı tahmin edilmiştir.

Yani bakım hizmetlerindeki açığı kapatmak üzere yapılacak ek harcamalar, bir yandan hanelerin (özellikle de kadınların) üzerindeki ücretsiz bakım emeği yükünü azaltarak, işgücüne katılımlarındaki zaman kısıtlarını hafifletirken, bir yandan da (2020 itibariyle) 26,8 milyon çalışandan oluşan mevcut istihdamı, %10,6 arttırma potansiyeline sahiptir. İstihdamın mevcut cinsiyet bileşimine dayalı olarak, yaratılacak her 3 yeni işten neredeyse 2’sinde (%63,1’inde) kadınların istihdam edilmesi beklenmektedir. İşsizlik azalırken, istihdamdaki toplumsal cinsiyet uçurumu da azalacaktır.

Bakım hizmetlerinin bu minvalde geliştirilmesi ile Türkiye’deki bakım istihdamı içinde bulunduğumuz Avrupa ve Orta Asya bölgesi ortalamasına yaklaşacaktır. Türkiye’de hali hazırda toplam bakım istihdamı 3,7 milyon çalışandan oluşmaktadır (eğitim, sağlık, yatılı ve gündüzlü bakım faaliyetleri ve sosyal hizmetler, ev içi çalışan personel). Bakım hizmetleri istihdamı toplam istihdamın %13,1’ine, toplam kadın istihdamının %25,4’üne, toplam erkek istihdamının %7,4’üne denk gelmektedir. Toplam bakım istihdamının (3,7 milyon çalışanın) %61,6’sı (2,3 milyonu) kadınlardan oluşmaktadır. Avrupa ve Orta Asya bölgesinde ise bakım istihdamı toplam istihdamın %19,5’i, kadın istihdamının %33,1’i, erkek istihdamının ise %8,4’ü ile Türkiye’den çok daha yüksektir. Türkiye’de kamu harcamalarının sosyal bakım hizmetleri sektörüne yönlendirilmesi yoluyla yaratılacak 1,74 milyon yeni bakım sektörü işini mevcut bakım istihdamına (3,7 milyon bakım hizmetleri çalışanına) eklediğimizde, bakım hizmetlerinin toplam istihdama oranı mevcut %13,1’deki düzeyinden %17,5’e yükselmektedir. Kadın istihdamı içerisindeki payı ise mevcut durumda %25,4 iken %30,5’e artmaktadır. Bu haliyle Türkiye, Avrupa ve Orta Asya bölgesi için gözlemlenen bakım hizmetleri istihdamının toplam (ve kadın) istihdamı içerisindeki ortalama payına (sırasıyla %19,5 ve %33,1) yaklaşmaktadır.

Bu çerçevede Türkiye’de kamu kaynak ve harcamalarının tahsisinde, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yaklaşımı ile mevcut durumda az kalkınmış bir sektör görünümünde olan sosyal bakım hizmetleri sektörünün geliştirilmesi ve hizmet kalitesinin arttırılmasının bir öncelik haline gelmesi gerekmektedir. Mor Ekonomi yukarıda belirtildiği üzere, sosyal bakım hizmetlerine yatırımların ötesinde işgücü piyasasının iş-yaşam dengesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği için regülasyonu ve insana yaraşır işler yaratan, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi öncelikli hedef alan makroekonomik politikaları da öncelikli müdahale alanları olarak saptamaktadır. Tamamlayıcı bu diğer müdahale alanlarının hedefi hane yapısını “tek gelir kazanan (erkek), tek haneye bakan (kadın)” (single male breadwinner, single female carer) modelinden “çifte gelir kazanan, çifte haneye bakan” (dual earner, dual carer) modeline dönüştürmektir. Hedeflenen hane yapısı (ikincisi) ekonomik ve sağlık krizleri gibi şoklara karşı ailelerin ve toplumun direncini artırırken, makro çerçevede verimlilik artışlarını ve kapsayıcı büyümeyi de destekleyecektir. Bu yazı yer kısıtı nedeniyle öncelikli olarak bakım hizmetleri altyapısına yatırımlar üzerine odaklandı. Mor Ekonominin üç alanını da kapsayan Türkiye’ye özgü somut öneriler Eşitlik için İzleme EŞİK Platformu için hazırladığımız bir politika notunda ayrıntılı olarak tartışılmaktadır. Burada önemli bir başlangıç noktası olarak Ulusal Bakım Altyapısı Koordinasyon Kurulu oluşturulması ve orta vadeli hedeflerle Türkiye çapında bir sosyal bakım hizmetleri altyapısının yüksek hizmet kalitesi ve insana yakışır işler kriterleri çerçevesinde kurulmasına ve işgücü piyasasında iş-yaşam dengesi düzenlemelerine yönelik koordineli çalışmaların başlatılması öngörülmektedir.

Birleşmiş Milletler bu yıl salgına ve öncesindeki eşitsizliklere çözüm olarak, herkes için eşit fırsatlar yaratan ve herkesin hak ve özgürlüklerine saygı duyan Yeni Bir Toplum Sözleşmesi ve Yeni Küresel Anlaşma çağrısında bulundu ve geleceğe yönelik daha adil ve sürdürülebilir bir yol için somut öneriler sundu. Bu yeni sözleşme COVID-19 salgınından sonra toparlanmanın ancak toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen bir sosyoekonomik iyileşme ile olabileceğini ve toplumsal cinsiyet eşitliğindeki gerilemeleri durdurmak ve daha kapsayıcı, adil toplumlar inşa etmek için toparlanma çabalarının buna göre değiştirilmesi gerektiğini vurgulamakta. Toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımı ile bakım ekonomisini hedefleyen politikalar Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal krizden çıkış için de önemli bir yol haritası içermektedir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: