Türkiye sanayisi geleceği tasarlayabilir

TAHSİN TARHAN

Tarih sayfalarında Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal ve hukuki anlamda en sıkıntılı dönemi olarak yer alacağı şüphesiz olan Ak Parti döneminin seçim sandığında, halkın iradesi ve isteğiyle sona ereceği günlere adım adım yaklaşıyoruz. Türkiye tarihinin en büyük ekonomik ve siyasi krizlerinden birini yaşıyor olmamız arkalarında bırakacakları enkazın büyük- lüğünü göstermektedir.

Hukuktan, adaletten ve parlamenter sistemden uzaklaşarak, tüm kararları hukuki ve bilimsel temellere dayanmaksızın tek bir kişinin verdiği ve adını Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak koydukları bu yeni sistemde Ak Parti iktidarı, giderek daha da büyüyen siyasi ve ekonomik krizlere imza attı. “Aynı gemideyiz” söylemleriyle halkı ikna etmeye çalışan Ak Parti iktidar olduğu dönemden itibaren izlediği yanlış politikalarla Türkiye’yi karaya oturttu.

Ak Parti iktidarının ilk yıllarında önceki iktidar döneminden miras kalan Derviş Program’nın harfiyen uygulanmasıyla ülke büyüme trendine ulaşmış gözüküyordu. Dünyada yaşanan parasal genişlemenin etkisiyle spekülatif yabancı sermaye Türkiye’ye adeta akıyor ve makro-ekonomik göstergelerde istikrar izlenimi veriliyordu. Bu dönemde uzun vadeli planlama eksikliğine ilişkin itirazlarımız hep kulak arkası edildi.
Türkiye’ye önemli fırsatlar sunan parasal bolluk iyi değerlendirilemedi. Bol döviz ortamında çalışan Türk Sanayisi büyük ölçüde ucuz yabancı hammadde ve ara mamul ile üretim faaliyetlerinde bulunmuş, stratejisini de dış finansman kaynaklarının ülkeye geliyor olması üzerine kurmuştu. Ekonomi yönetimi değirmenin suyunun kesilebileceğini hiç göz önünde bulundurmamıştı. Maliyet ve ucuz emek avantajıyla ihracat rakamları artırıyorken, sürdürülebilir ve rekabet edebilir bir sanayi için teknolojik dönüşümü gerçekleştirmek, iktidarın aklına hiç gelmedi. Mevcut kaynaklar inşaat projelerine harcanırken, yatırım ve teşvikler bu projelere verildi. Yol, köprü, havaalanı ve şehir hastaneleri, hazine garantili projelerle inşa ettirilirken kamu kaynakları heba edildi.

Türkiye yokluk zamanında, savaştan çıkmış genç bir ülkeyken bile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyon ve iradesi sayesinde uçak fabrikası kurabilmiş bir ülkeydi. Kaynakları doğru kullanılırsa hangi noktaya gelebileceği o yıllarda görülmüştü. Genç Cumhuriyet, başlattığı sanayileşme adımlarını Türkiye coğrafyasına uygun planlamış, demiryolu hatlarını üretim planlamasına göre belirlemişti. Türkiye’nin çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi zümrelerinden seçilen 1135 üyenin katıldığı İzmir İktisat Kongresinde yeni kurulmuş genç Cumhuriyetin iktisadi hedefleri, katılımcı ve kapsayıcı bir anlayışla bu gruplar tarafından hazırlanan “Misak-ı İktisadî Esasları” çerçevesinde tartışılarak kabul edildi.

Cumhuriyet’in kuruluşunda hedef siyasi bağımsızlık kadar ekonomik bağımsızlığı da sağlamaktı. Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin sanayileşmesine Milli Mücadele kadar önem veriyordu. İzmir’de toplanan İktisat Kongresi’nde “Kurtuluş savaşıyla kazanılan siyasi bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla sürdürülecektir” demiş ve İktisat Kongresi’ni Erzurum Kongresi’ne benzetmişti. Ekonomik bağımsızlık kazanılmazsa, savaşla kazanılan zaferin hiçbir anlamı olmayacaktı. Bu anlayışla Türkiye Cumhuriyeti’nin ithalat kalemleri rapor haline getirildi ve Birinci Sanayi Planı hazırlandı. Fabrikaların enerji, hammadde ve işgücü ihtiyacını karşılamak için demiryolu hattı çizildi. Bu kapsamda 1938’e kadar 50’ye yakın fabrika kuruldu ve 3302 kilometre demiryolu hattı döşendi. “Ülkeyi demir ağlarla örmek” sadece ulaşım amaçlı değildi, hammadde ve sanayiyi buluşturmak, üretimi ticaretle kavuşturmak içindi.

Anadolu’nun kıraç topraklarında kurulan fabrikalar bölgenin hammadde kaynaklarıyla desteklenmişti. Zonguldak’ta Kömür madenleri, Karabük’de kurulan Demir-Çelik Fabrikalarına hammadde sağlıyor, inşa edilen demiryolu vesilesiyle enerji ve işgücü kaynaklarına da ulaşıyordu. İzmit’te kurulan Kâğıt Fabrikası’nın hammaddesi, bölgede kurulan Selüloz Fabrikası’ndan temin ediliyordu. Bursa’da kurulan Merinos ve Yünlü Dokuma Fabrikası, Ereğli ve Kayseri’de kurulmuş olan İplik Fabrikalarından gelen hammaddeyle halıya dönüşüyor, yerli üretim destekleniyordu. Temel tüketim ürünlerine de ayrıca önem veriliyor, Uşak’ta, Eskişehir’de, Turhal’da kurulan Şeker Fabrikaları ulusal ekonominin dışa bağımlılığını bitiriyordu.

Türkiye, günümüzde de zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla, işgücü potansiyeliyle ve genç nüfusuyla dinamik yapısını korumaktadır. Demir, krom, bakır, çinko rezervleri gibi metal maden çeşitliliğine sahip olduğumuz gibi; bor tuzları, çimento hammaddeleri; deniz ve göl sularımızdaki tuz ve sodyum sülfat açısından geniş rezervlerimiz bulunmaktadır. Diğer taraftan tarımsal, hayvansal ve orman ürünleri gibi yer üstü kaynakları da ülkemizde büyük bir çeşitliliğe sahiptir. Ayrıca dokuma sanayinin ana hammaddesi olan pamuk ve yapağı, şeker sanayinin hammaddesi olan şekerpancarı, çay sanayinin hammaddesi olan çay, sigara sanayinin hammaddesi olan tütün, gıda endüstrisinin hammaddesi olan un, sebze, meyve ve çeşitli hayvansal ürünler; kâğıt ve selüloz sanayinin ana hammaddesi olan orman ürünleri bakımından ülkemiz oldukça zengindir. 84 milyon nüfusunun 13 milyonu 15 – 24 yaş aralığında olan Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri arasında en yüksek genç nüfus oranına sahip olması bakımından da işgücü potansiyeli yüksektir. Ancak tüm bu avantajlı olduğumuz konumlar izlenen yanlış politikalar neticesinde etkin ve efektif bir şekilde kullanılamamıştır.

Bu yapı Ak Parti iktidarının yanlış politikalarıyla boşa harcanmıştır. Bunun en büyük göstergesi Türkiye’nin nitelikli işgücünün göç etmesidir. Türkiye’de gençlerin %74,5’i ülkeyi terk etmek istemektedir. Son üç yılda Türkiye’den göç eden genç nüfus oranında %70 artış görülmektedir. Beyin göçü lise seviyesine kadar inmiş durumdadır. Mevcut kaynakların planlı bir şekilde üretiminin desteklenmesi tercih edilmeyerek, katma değer ve istihdam yaratılmamakta, ülkemizde üretim potansiyeli bulunan ürünler ithal edilmektedir. Ancak bu kötü ve yanlış gidiş çözümsüz değildir. Ülkemizin potansiyeli ve kaynakları doğru ve etkili politikalarla yeniden güçlü ve sürdürülebilir bir üretimin, sanayileşmenin odağı olacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Parti olmasından yani köklerinden aldığı planlı ve sürdürülebilir ülke politikaları anlayışıyla yeni bir sanayileşme hikayesi yazacaktır. Bu hikaye yine ve yeniden İzmir İktisat Kongresinin toplanması ve katılımcı bir anlayışla kaleme alınacaktır. Bu nedenle CHP iktidarında güçlü bir sanayi ve üretim politikasının oluşturulması için öncelikle üretimin tüm taraflarını da temsil edecek şekilde yapılandırılacak Ekonomik Sosyal Konsey hemen toplanacak, sorunlar ve çözüm önerileri tüm tarafların katılımıyla değerlendirilecek ve Konseyin bu yaklaşımla yılda en az iki kez toplanması sağlanacaktır.

Türk sanayinin küresel rekabet gücünü artırmak için tedbirler alınması, bu kapsamda öncelikle, sanayi için stratejik bir ekosistemin kurgulanması temel hedeflerimizdendir. Bu ekosistemde Organize Sanayi Bölgeleri kilit öneme sahip olacaktır.

Mevcut durumda Türkiye sanayisinin %60’ı Marmara Bölgesi’nde toplanmıştır. Hâlbuki sanayileşme Türkiye’nin her bir köşesine yayılmalı, bunun için her bir bölgenin sahip olduğu yerel kaynaklara uygun bir üretim ve sanayi planlaması yapılmalıdır. Böylece dış göç sorunu çözülürken, 1960’lı yıllardan itibaren en büyük sorunlarımızdan biri olan düzensiz iç göç sorunu da çözülmüş olacaktır. Bu amaçla bölgesel ve sektörel bazda sanayi strateji belgeleri bilimsel temellerle hazırlanarak uygulamaya konulacaktır.

Bu kapsamda hammadde ile üretimi buluşturan örneğin, meyve-sebze üretiminin yoğun olduğu bölgelerde bu ürünlerin işlenmesine yönelik sanayi tesislerinin faaliyet göstereceği gıda sanayi OSB’leri, orman ürünlerinin yoğun olduğu bölgelerde ağaç işleri faaliyetlerini gerçekleştiren OSB’ler gibi sektörel OSB’ler kurulacaktır. Böylece sanayileşmenin tüm yurt sathına yayılması sağlanacaktır.

Üretim üssü OSB’lerin kurulmasında TOKİ benzeri bir kurum oluşturularak sanayiciye alt ve üst yapısı hazır tesisler devlet yardım ve teşvikleri ile sunulacaktır. Öte yandan üretimi ileri seviyede desteklemek amacıyla OSB’lerde ortak kullanım atölyeleri ile yüksek maliyetli yatırımlar devlet teşviki ile yapılarak OSB’ler desteklenecektir. OSB’lerin ulaşım ağı ile bağlantılarını sağlamak amacıyla coğrafi özellikler de dikkate alınarak deniz ve tren yolu taşımacılığı ağları geliştirilecektir. Bölgesel ve sektörel ihtiyaçlara göre kurulan her OSB ile aynı bölgede bölgesel stratejilere ve hedeflere uygun insan kaynağının geliştirilmesi, beceri ve yetkinliklerin sağlanması amacıyla mesleki eğitim merkezleri, meslek liseleri ve yüksekokullar kurulacaktır. Böylece yıllardır yanlış uygulanan “her ile bir üniversite” anlayışı sonucunda üniversite mezunu genç işsizliği sorununa da üretim ve istihdam odaklı bir çözüm sanayi ve eğitimi buluşturmak suretiyle sağlanmış olacaktır.

Bu amaçla, sanayi ile eğitim arasında mesleki eğitim merkezleri ve meslek liseleri düzeyinden yükseköğrenim düzeyine yayılan bir perspektif içinde güçlü bağ kurulmasını sağlayacak bir eğitim planlaması gerçekleştirilecektir.

Üretimde hiç kuşkusuz sürdürülebilirliği sağlayacak olan yeni teknolojiler ve yenilikçi yaklaşımlar diğer bir deyişle yenilikçilik ve inovasyondur. Yenilikçiliği ve inovasyonu teşvik etmek amacıyla kamu ve özel yatırım desteği için altyapı ve mevzuat, ihtiyaçlara uygun olarak iyileştirilecektir.

Sanayileşmenin getirdiği en büyük risk, çevre ve insan sağlığını tehdit eden bir sanayileşme politikasının izlenmesidir. İçinde bulunduğumuz dönemde ve gelecekte dünyanın en büyük sorunu ekolojik dengenin bozulmasıdır. Ak Parti döneminde rant yaratmak için acımasızca katledilen doğa, kirletilen denizler ve bozulan iklim dengesi ekonomiye de zarar vermektedir. Kaybolan doğal kaynaklar sadece bugünün değil yarının da, geleceğimizin de kaybı olarak görülmelidir. Bu nedenle Türkiye’nin geleceği yeşil sanayidir. Enerji üretiminin doğal kaynaklarla desteklenmesi, tüm ekolojik dengenin ömrünü uzatacaktır.

Ancak CHP iktidarında sanayileşme politikalarında Yeşil Mutabakata ve yeşil dönüşüme uygun olarak yoğun emisyona neden olan üretim yerine emisyonsuz alternatiflerin geliştirilmesi ve iklim tarafsızlığını sağlayıcı tedbirlerin alınması öncelikli konulardan olacaktır. Bu amaçla Sanayide Yeşil Dönüşüm Yol Haritası ve Eylem Planı hazırlanacaktır. Bu kapsamda öncelikle Organize Sanayi Bölgelerinin yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elektrik üretmelerini engelleyen mevzuatı yeniden düzenleyeceğiz. OSB içindeki firmaların OSB arazileri dışında da elektrik üretiminin önünü açacağız.

Sanayide dijital bir gelecek ve dijital dönüşümü sağlamak amacıyla; küresel düzeyde rekabet edebilir sanayi yatırımları teşvik edilecek, iklim tarafsızlığına geçiş desteklenecek ve döngüsel bir ekonomi inşa edilecektir.

Sanayi sektörü aktörlerinin, küresel rekabet gücünü artırmak, dijital dönüşüme adapte olmalarını sağlamak amacıyla var olan becerilerini geliştirmelerinin yanı sıra yeni beceriler kazandırılmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir. Dijitalleşme için yapılan yatırımlara finansman sağlanacaktır.

Türk sanayini üretim için hammadde ve teknoloji ithal eden yapısından kurtarıp, hammadde ve teknoloji üreten bir yapıya kavuşturmak temel hedeflerimizdendir. Bu kapsamda, yüksek teknolojili üretim ve Ar-Ge çalışmalarını teşvik edecek, sanayi ile üniversitelerin özellikle Ar-Ge Merkezleri arasındaki işbirliğini güçlendireceğiz. Yüksek teknoloji ürün ihracatına yönelik uzun dönemli düşük faize dayalı krediler ve özel istihdam teşviklerini geliştireceğiz. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımız içindeki payı 5 yıl içerisinde yüzde 10’a ve Ar-Ge harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranını öncelikle yüzde 1,09 seviyesinden OECD ortalaması olan yüzde 2,5 seviyelerine çıkaracağız.

Yurtiçinde üretilen değerli madenlerin işlenmeden yurtdışına ihracını sınırlandıracağız. Madenlerin yurtiçinde işlenerek katma değeri yüksek ürünler elde edilmesine yönelik işletmeler için özel teşvik politikaları uygulayacağız. Tedarik ve üretim zincirinin döngüselliğini sağlayıcı tedbirlerle, AB’de son yıllarda öne çıkan değer yaratma zinciri anlayışını esas alacağız. Öte yandan, üretenin ürününü, Alım Garantileri gibi tedbirlerle destekleyecek mekanizmalar kuracak, girişimciliği teşvik eden politikaları güçlendirecek ve küresel alanda rekabet edebilir girişimciliği oluşturmak adına küresel bilgi, beceri ve yetkinliklerin edinildiği özel girişimcilik programlarının geliştirilmesini teşvik edeceğiz.

Vergi yüklerini azaltmak, ihracatı teşvik mekanizmalarını devreye sokarak üretimi desteklemek, girdi maliyetlerini azaltıcı tedbirler almak, enerji maliyetlerini düşürmek amacıyla indirimli tarife uygulamaları getirmek, ödedikleri vergi kadar faizsiz ve belirlenecek sürelerle geri ödemesiz kredi desteği sağlamak gibi enstrümanlarla sanayicimizin üzerindeki mali yükleri en aza indirecek tedbirler alacağız.

Ak Parti döneminde uygulanan yanlış politikalardan biri de savunma sanayi ile ilgili gerçekleştirilen özelleştirmelerdir. CHP iktidarında ROKETSAN, HAVELSAN; ASELSAN, MKEK gibi yerli savunma sanayiinde marka kurumlara ayrılan kaynaklar artırılacak, savunma sanayinin milli güvenlik ile doğrudan ilişkisi de göz önünde bulundurularak savunma sanayi devletleştirilecektir.

Tarih, Cumhuriyet’in Kurucu Partisine İkinci Yüzyıla girilirken yeniden tarihi bir görev vermiştir. Bu uğurda, Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılını adalet, demokrasi ve özgürlükle taçlandıracağız. Türkiye, hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve özgürlük alanlarında geçtiğimiz 20 yılın lekesini üzerinden atacak. Gelir adaletsizliği, işsizlik ve yoksulluk sosyal devlet ilkesiyle çözüme kavuşturulacak. Gelecek kaygısı yaşayan gençlerimiz, liyakat sisteminin kurulmasıyla kaygılarından kurtulacaktır. Vatandaşın sırtında kambur oluşturan kamu kaynaklarının hazine garantileriyle peşkeş çekilmesine son verilerek, gelecek yıllarındaki ipotek ortadan kaldırılacaktır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: